Avrupa Birligi ile iliskilerimizin 47 yillik bir gecmisi vardir. Türkiye, Avrupa Ekonomik Toplulugunun kurulmasindan kisa bir süre sonra Temmuz 1959da Topluluga tam üye olmak icin basvurmustur. Aradan gecen 45 yildan sonra Aralik 2004te Avrupa Birligi, Türkiye ile müzakereleri baslatma karari almistir. Ancak Türk halki müzakereler basladiktan sonra görmüstür ki; basta Fransa, Avusturya, Hollanda, Danimarka, Yunanistan ve Kibris Rum Kesimi olmak üzere bazi ülkeler Türkiyeyi dinsel, kültürel ve tarihsel nedenlerle istememektedirler. Elbette Türkiyeyi istememe nedeni olarak dinsel, kültürel ve tarihsel sebepleri söyleyememekte, bunun yerine 301. madde, limanlarin Rum gemilerine acilmasi ve azinlik vakiflari gibi gerekcelerin arkasina siginmaktadirlar.
8 Kasim 2006da yayinlanacak ilerleme raporunun ardindan neler olacagi konusundaki belirsizlik halen sürmektedir. Türkiye hakli olarak, KKTCye uygulanan izolasyonlar kalkmadan limanlarini Rumlara acmayi istememektedir. ABden gelen baskilar ise limanlarin bir an önce acilmasi yönündedir.
Gercekten de Avrupa Birligi, bircok insanin düsündügü gibi bir Hristiyan kulübü mü Avrupa Birligi gercekten Türkiyeyi üyesi olarak görmek istiyor mu, yoksa Türkiye denge politikalarinin kurbani mi olmaktadir Türkiye, ABye giremeyecek kadar Avrupanin gerisindeyse, neden AB Türkiyeyle hala müzakereleri sürdürüyor
Bu kitabin yazari Prof. Dr. Nevzat Yalcintas, Istanbul Milletvekili olarak TBMMde, ikinci baskan olarak Avrupa Güvenlik ve Isbirligi Teskilatinda görev yapmaktadir. Bu nedenle Prof. Dr. Nevzat Yalcintasin fikirleri ve görüsleri, gerek Kibris gerekse Avrupa Birligi süreci icinde, Türkiye adina bizzat yer almasi nedeniyle oldukca önemli ve yakin tarihimize isik tutacak düzeydedir.
- Ahmet Almaz-