27 Mayisin karanlik günlerinde yasak ve imkansiz bir askin hikayesi.
Ayaginda yüksek ökceli iskarpinler yok bu kez, terlik giymis. Bana
dogru dönünce gögüsleri carpiyor gözüme. Sutyenden fiskiracakmis
gibi duruyorlarBirden ani bir kararla, neredeyse kosarcasina geliyor yanima, koltuga birakiyor kendini. Yani basimda kalbinin atislarini duyuyorum. Genc bir kizin kalbi gibi carpiyor diyecegim ama emin degilim bundan. Genc bir kiz kalbinin carpisini o ana dek ne duydum ne hissettim. Peki, ne olacak simdi Aklinda ne var Sorular zihnimde gecit töreni yaparken elini basima götürüp saclarimi oksamaya basliyor. Sonra, belki de bir sey demis olmak icin, Saclarin uzamis diyor. Bununla da yetinmeyip, Benimkilerden daha uzun diye fisildiyor kulagima ve öbür eliyle omzumdan tutup kendine dogru cekiyor beni. Derken dudaklarimiz birlesiyor.
Nedim Gürselin cok tartisilacak, cok ses getirecek yapitlarindan biri. Ve hic kuskusuz en pervasizi
Galatasaray Lisesinde yatili okuyan bir ergen. Lakabi Yüzbasinin Oglu. Babasi 27 Mayisin karanlik atmosferinde ismi Asan Hasana cikmis bir asker. Sira arkadaslari Beyoglunun batakhanelerinde, arka sokaklarinda cinselligi kesfederken o kendini yasak bir askin kucaginda, en yakin arkadasinin
annesinin kollarinda buluyorBu tek sesli ama cok katmanli romanda yasak bir ask yok yalnizca. Bir yasli adam gecmisiyle ve otoriteyle hesaplasiyor. Toplumsal tabularla kurumlari kökünden sarsarak. Baskiyla özgürlük ikilemi arasinda sikisip kalmis insanin dramini anlatirken, okuru hem Anadolunun kisla kentlerinde hem eski Beyoglunun büyülü dünyasinda dolastiriyor. Yüzbasinin Oglu alayci ve son derece samimi, sivri dilli bir roman.