Bu kitabi yazma fikri, bir Cin gezisi esnasinda olustu. Aslinda bir kültür gezisiydi bu; fakat bir yerde yasli Törüngey ile tanistim ve onun büyüsüne kapildim... Basta kendimize, sonra bütün dünyaya Batinin gözüyle bakmaya alistigimiz icin, zamanla Asyanin zenginligi ve derinligi karsisinda mahcup oldum. Aklimin Batida, gönlümün Doguda oldugunu anladim.
Sirtimizi döndügümüz Dogu topraklarinda kalan köklerimiz, izlerimiz ve anilarimiz, sandigimizdan daha güclü ve cok yönlüdür. Atalarimizin yüksek yaraticilik ruhu, sentez ve uyum kabiliyetine isaret eden örnekler karsisinda hüzünle gururu bir arada yasadim; kendimi manen daha güclü hissettim ve gelecege daha iyimser bakmayi ögrendim.
...
Zamanim oldukca bir tarafta Ipek Yolunun cesitli güzergahlarini geziyor, diger tarafta kitabim icin bilgi topluyordum. Arastirmalarim derinlestikce, konuyla ilgili Dogu ve özellikle Batili yabanci kaynaklarin zenginligi karsisinda sasirdim.
...
Ipek, bu yollara adini veren zarif bir semboldür; gizemli bir zenginligin, akillara durgunluk veren bir olusumun ve gücün sembolüdür. Bu yollar, tipki ipek böceginin maruz kaldigi acili degisim süreci gibi, dramatik ama heyecanli bir degisimin sembolüdür. Bu yollardan kimler geldi, kimler gecti Kim yari yolda kaldi, kim hedefine vardi Kim bilir, yolculugu Baykal kiyilarinda baslayip, Fransa Alplerinde son bulan Hunlu, bu uzun yolculugu esnasinda kac kiyafet, kac din ve kac dil degistirdi
...
Ipek Yolu basligiyla yayimlanacak olan serinin bu ilk kitabinda Cin-Dogu Türkistani ele aliyorum. Serinin ikinci kitabi ise Bati Türkistan ve Kafkasya üzerine olacak.
Gelin, beraber gizemli bir yolculuga cikalim...
G. Ahmetcan Asena