Bana saril dedi Devrim Insanoglu, yasamin civa agirligindaki yüklerinde, en yakinini dayanak görür. Hz. Muhammedin Mekke müsriklerinin baskilarinin ayyuka ciktigi bir dönemde hanimi Hz. Haticeye, Bana saril dedigini ilk kez duydugunda, Hayatin her türlü zorlugunda pisen Allah Resulünün, buna ne ihtiyaci olabilir demis, sonrasinda da günlerce, Hz. Muhammedin o anki hissiyatini tahlil etmeye calismisti. Düsünceleri de zamanla netlesmisti. Arayis icerisinde olan, halkin Emin sifati verdigi bir insan; sik sik magarada uzlete cekilmekte, esyanin hakikatini arastirmakta, hakikatin Hakikatcisini düsünmekteydi. Aniden kendisine görünen; ancak o zamana kadar görmedigi bir varlik ve o varligin getirdigi emanetin inci gibi dizili, Oku Yaradan Rabbinin emriyle oku O insani alaktan yaratti... diye vahiy damlalarini isitivermisti. Sonrasinda da o muazzam mücadele yillari baslamisti... Esyanin hakikatini ararken, esyanin hakikatinin Belirleyicisinden gelen ifadedeki; Oku emri, Cebrailin fiziki görüntüsü, o anlarda yalniz bulunusu gibi etkenler; Hz. Muhammedde tarifi zor bir duruma neden olmustu. Süphesiz bu durum, Hz. Muhammedin de farkinda oldugu ve kendisine yüklenen degerin agirligindandi. Öyle bir yük ki, bu yükün Kuran ifadesinde karsiligi, Biz, emaneti göklere, yere ve daglara arz ettik, onlar onu yüklenmeye yanasmadilar, ondan korktular da; onu insan yüklendi.. idi. Bu yük, bir hayat nizamiydi Nizamin kabulü, mutlak ilim sahibi olan Allaha teslimiyet; reddi ise, zulüm ve cehaletten baska bir tarifi olmayan cikmazi ifade etmektedir... Bircok acidan irdelemisti, Bana saril talebinin anlamini. Epey de yaklasmisti hani net olarak aradigi cevaba...