Türkiyede sosyokültürel degisim 1960li yillardan itibaren büyük bir ivme kazanir. Toplum yapisini derinden etkileyen bu degisim dünyadaki gelismelere paralel olarak Türk edebiyatina da yansir. Degisimin en belirgin özellikleri kentlesme olgusu ve bireyin sorunlaridir.
Sevgi Soysalla birlikte 1970 sonrasi Türk romanina kent yasami girer. Kentler, özellikle baskent Ankara degisimin öncüsü sayilir. Fakat bu degisim sancili gerceklesir. Yakup Kadriden sonra eserlerinde en cok Ankaraya yer veren yazarlardan biri de Soysaldir. O, bu yönüyle Türk romanina yeni bir renk getirir. Köy edebiyati gelenegini kirmaya calisir. Hikaye ve romana genislik kazandirir. Onunla Cumhuriyet sonrasi sosyokültürel hayat romana tasinir.
Her yazarin ortaya koydugu sanat eserinin, kendine özgü bir yapisal bütünlügü bulunmaktadir. Sevgi Soysal, Tutkulu Percemle basladigi yazarlik serüvenini Hos geldin Ölümle noktalar. Onun eserlerinde görgü, gözlem, bilgi, izlenim ve duygunun bütün etkilerini görmek mümkündür. Ona göre, saglikli ve egitimli bir toplumun gelecegi kadinlara baglidir. Okuyan ve kendini yenileyen Soysal, sadece bir yazar degil ayni zamanda bir Türk entelektüelidir.
