Edebiyatimizin gercekcilik öncülerinden Sadri Ertemin bu romani, üzerinden gecen bir asra yakin zamana karsi hala dimdik ayakta.
Gelisen endüstriyel kapitalizmin fabrikasyon mamulleri bütün dünyanin oldugu gibi Anadolunun da en ücra sehirlerine, kasabalarina ve köylerine ulasmaya baslamistir fakat geleneksel yerli zanaatkarlarin zararina isleyecek sekilde. Fabrikalarda üretilmis daha ucuz mallar, Osmanlinin yerli esraf ve tüccarlarinin dahil oldugu ticaret zincirleriyle her tarafi istila ederken, belli kesimlere servet üstüne servet ve itibar kazandirirken, cikriklarda tiftik kumasi üreten zanaatkarlar devlet, zengin, tüccar ve pek tabii onlara kolaylik saglayan molla ve softalarin rehberliginde bu düzene bas egmeye zorlanmaktadir. Bu ugurda mezhep ve inanc farklari da kasinir.
Bu eser, sade dili ve akici anlatimiyla, Anadoludaki bu degisimi ve mücadeleleri anlatiyor.
Yayinevimiz, Cikriklar Duruncayi tekrar gün yüzüne cikarmaktan ve okuyucuya sunmaktan mutluluk duymaktadir.