Yürüyorlardi, Alacatinin Ege günesiyle yikanmis yollarinda. Yol kenarlarina dizelenmis zafer celenkleri gibi katirtirnaklari, mimozalar, süpürgeotlari selamliyordu onlari. Daracik, kirma tas döseli sokaklarin iki yanindaki evlerin cumbali pencere pervazlarina dolanmis yaseminler, tas duvarlarin arkasinda kalan avlularin icinde yükselen narlarin, incirlerin arasindan sarkan hanimelleri, begonviller, hepsi birden egiliyor, katilmaya zorluyordu onlari katiksiz yasama sevinclerine.
Doganin bayram yerindeymiscesine yasarsin burada diyordu ona. Yalniz kalmaya, icine kapanmaya, elem duymaya hakkin yoktur. Doga seni bütün varliklariyla kusatir, icine alir. Geceleri bile kokulariyla uykuna girer, düslerine kadar sizar, kendi basina birakmaz seni.