1970li yillarin sonlarinda Anadoluyu bastan basa dolasan bir kumpanyanin ugradigi yerlerde hayat
aniden canlanir, ziyafet sofralari donatilir, kumar masalari kurulur, tiyatro oyunlari, cambazlar,
dansözler, kisacasi her türlü eglence o yörenin günlük hayatina bir süre icin egemen olurdu. O
siralarda kimse farkina varmasa da sanki bir kirmizi bulut yol boyunca turne otobüsünün izledigi
güzergahin üzerinde sinsice dolasir, isimleri önceden tek tek belirlenen kurbanlara acimasizca
felaket ve ölüm yagdirirdi.
O günlerde ögrenci olan ve ayni evi paylasan iki yakin arkadasin yasam cizgileri Harem otobüs
terminalinde vedalasip ayrildiktan otuz bes yil sonra tekrar kesisir. Kerim Dolunay, kendi
yasadiklarini izbe bir kafede iki gün boyunca arkadasina sanki bir masalmis gibi anlatir.
Eski can dostunun söz ettigi inanilmasi güc olaylari ögrenen Hayri Kircanin omuzlarina ummadigi
anda agir bir sorumluluk yüklenir. O artik Kerim Dolunayin yasami ile ilgili sakli kalan gizleri cözüp
ipuclarini yakalayarak, bir zamanlar ülkeyi kan gölüne dönüstüren ve 1980 askeri darbesine uzanan
yolun taslarini döseyen cinayetler hakkinda, yillardir kimsenin ulasamadigi gercekleri ortaya
cikarmak zorundadir.