Cuma günü geldi. Sabah gardiyanlarda bir telas, gazeteciler gelecek diye. Bize gelecekler mi dedigimizde, Sizin icin geliyorlar dediler. 29 Haziran 1989 günü kalabalik sayida gazeteci, tek televizyon kanali olan TRTnin kameramani, Adalet Bakani Müstesari ve Eskisehir Bassavcisi gelmisti. Biz de demir parmaklikli, zincirle baglanmis kapiya yigilmis vaziyette duruyoruz. Hep bir agizdan soru soruyorlar, sorularin hepsi mansetlik ve magazinlik. Durun bir dakika dedim, Sorularinizin hepsine yanit verecegim ama önce benim diyeceklerim var. Biz devrimciyiz, icinde bulundugumuz esaret kosullarindan kurtulup mücadelemize devam etmek icin, devrimci bir eylem ve baskaldiri olarak gördügümüz tünel kazarak firar etme eylemini gerceklestirdik. Ama son gün yakalandik, su bilinsin ki, biz daha önce de kazdik, simdi de kazdik ve yine kazacagiz, yine kacacagiz. Hicbir kosula boyun egmeyecegiz.

Türkiyede hapishane üzerine, özellikle 12 Eylülün hapishaneleri üzerine pek cok ani ve öykü yazildi. O kadar fazla olmamakla beraber, hapisten kacmak üzerine de... Bu kitapta Sebahattin Selim Erhan üc gercek kacis girisiminin öyküsünü anlatiyor. Kacis eyleminin öyküsünden ibaret degil ama anlatilanlar. Ondan öte, bir direnis ruhunun öyküsüyle karsi karsiyayiz. Dayatilan sartlara, özgürlügün kisitlanmasina ne olursa olsun direnen bir irade. Erhanin anlatisi, bu iradenin nasil sinir tanimaz olabilecegini gösteriyor. Dokümanter yaniyla da carpici Hapishaneden tünel kazma macerasinin nasil zorlu bir ugras oldugunu, nasil hayal etmesi bile zor ayrintilarla ugrasmayi gerektirdigini bütün canliligiyla tasvir ediyor. Benzersiz bir tarih tanikligi ve direnis, filmleri aratmayacak bir öykü...