Dut agaciyla Mayevka köyüne geldigim ilk gün tanismistik. O zamanlar daha genc denecek yastaydi. Ilk önce üc yil, daha sonra da on yedi yili birlikte gecirmistik. Toplamda yirmi yillik beraberligimiz olmustu. Aci tatli gecen her güne, kendi dünyasindan sahitlik etmisti. Üzerinden gecen yillar dut agacini da yipratmis olacak ki benden önce topraga kavusmanin huzurunu yasiyordu karsimda. Ona son vazifemi yapmam gerektigini düsündüm. Agridan uyusmus olan ayaklarimi yerde sürükleyerek yanina dogru yürüdüm. Yerde sere serpe uzanmis yatan görüntüsü icler acisiydi. Dokunmadan basinda bekledim. En yüksekte asili duran dallarindan, ayakucundan sarkan köklerine kadar göz gezdirdim. Aci icerisinde kivraniyordu. Imdadini duyurmaya calistigi sesi yürekleri dagliyordu. Yattigi yere dogru egildim. Ellerim ile yaralarini sarmak istiyordum. Son nefesini veriyordu. Yapacak bir sey kalmamisti. Son bir kez, basindan ayak ucuna kadar dikkatli bir sekilde yerde yatisini seyrettim. Daha sonra gözlerim ile vedalastim. Tekrar ayaga kalktim. Her fani gibi o da hayata gözlerini yummustu. Son görevimi yerine getirmeliydim. Kilere dogru yürüdüm.