Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Osmanlidan Cumhuriyete miras kalan degerli kurumlarimizdan biridir. Cemiyet 1868 yilinda kurulmus olsa da 1911 yilina kadar yani Trablusgarp Savasinin baslamasina kisa bir süre kala ücüncü kez yeniden olusum asamasina gelmistir. Daha sonra yardim faaliyetlerini günümüze kadar araliksiz olarak sürdürmüstür. Cemiyet Trablusgarptaki faaliyetlerini, Osmanli Devletinin dogrudan bir siniri olmadigindan Misir ve Tunus üzerinden Trablusgarpa ulasarak yürütmeye calismistir. Yarali ve hasta Osmanli askerlerine yardim etmek amaciyla saglik heyetleri göndermis olsa da Arap mücahitleriyle bölge halkina önemli yardimlarda bulunmustur. Hilal-i Ahmer saglik heyetlerinin yardim faaliyetleri hic de kolay olmamistir. Italyanlar, adeta uluslararasi hukuk kurallarini cigneyerek hem Cemiyetin kurmus oldugu saglik merkezlerini ucaklarla bombalamis hem de Hilal-i Ahmer calisanlarini haksiz yere esir etmislerdir. Dolayisiyla Hilal-i Ahmer saglik heyetleri mücadelelerini bin bir güclükle sürdürmüslerdir.
Trablusgarp Savasi, Balkan Savaslariyla baslayip Milli Mücadele ile bitecek olan ve 10 yil sürecek savaslarin öncüsüdür. Karadan ve denizden Italyanlarla savasma imkani olmamasina ragmen, Türk milletinin bir vatan topraginin direnmeksizin teslimi mümkün olmayacagi anlayisindan hareketle buraya gönüllü subaylar gönderilmistir. Bu subaylarin Trablusgarpta hem asker sevk hem de yerel halki örgütlemelerindeki yetenekleri Italyanlara karsi önemli basarilar kazanmalarini saglamistir. Bu subaylarin basinda Enver Bey ve Mustafa Kemal gelmektedir.