Bitlisten Istanbula uzanan bu yol, Hamidiye Alaylarinin günahlarindan bir kurtulus mudur Ya Istanbuldan Bitlise dönüs, kader bilinmis bir yanlisin düzeltilmesinin hikayesi midir

Ve bir de yüce gönüllülük Sultaninki kurnazligin kilifi ise ya bizlerin gösterdigi Severken, inanirken, nefsin pesine giderken, davaya dahil olup gözü henüz acilmamislarin hikayelerine karisirken, hele ki kim oldugumuzu bilmez bir haldeyken... Edip Yalcinkaya, elinizdeki roman ile Bitlis Isyanini seriyor okurlarin önüne. Böylece onlarca tarihi figür ve Edipin kahramanlar, üzerinde var olacaklari mekan ve zamana kavusmus oluyorlar ve elbette bildiklerini okuyorlar. Günah, sevabi ve hatta tekrariyla...

Ama Yalcinkaya, okurlarin bildigini okumasina izin vermiyor. Bu ne övünülecek bir tarih ne de dövünülecek maks kader...

Savrulmadan seyretmeli tüm bu olanlari. Zulme, üzerinde dalgalanan özgürlük bayragina, ihanete ve zafer ile hezimetin hemhal olusuna sahit, insana mahsus ikirciklikten ari, yalcin bir dag gibi, Dideban gibi...