Dün de bugün de cemaat ve tarikatlar, devlete cakalin lese baktigi haz ve hirsla yaklasiyorlar. Yani üretmeden, calismadan, meslek sahibi olmadan, sadece kalabaligina güvenerek ve devleti tehdit ederek devletten yurt, ev, kasaba, köy, yayla, vakif kopartip, vakif gelirleriyle geleni gideni ve müritlerini agirlayip mürit cogaltmak On yüzyildan beri degisen hicbir sey yok

Ayni bos beles, miskin kitleler, halen devletin arazilerinde, bakanliklarinda ayni anlayisla iskan edilmekte, vakiflar verilmekte. Hicbir is yapmayan, yapamayan bu kitleler, sirf oy getirsinler diye ev, is, mesken sahibi yapilmakta. Din ve ahlak adina dini, ahlaki sögüslüyorlar, milleti ve hazineyi inek gibi sagiyorlar ve sorarsan hepsini Allah adina yapiyorlar ve sorarsan bu hirsizlik degil nurlanmakmis. Üc yasindaki on binlerce sehit cocugun paralarini yiyen bunlar, yetimlerin rizkini yiyen bunlar, sosyal devletin uzanmasi gereken ac, yoksul kitlelerin son kurusunu yiyen bunlarSeyhi olmayanin seyhi seytandir diye minicik cocuklari suistimal edip ellerine seyhin fotografini vererek Tuvalette bile seyhin fotografini gözünüzün önüne getireceksiniz rabita diyen bunlardir. Artik iktidarlari var, ekranlari var, coktandir seyhler bir milyon dolarlik ciplere biniyor, artik seyhlerin elini öpen müritler bakanlik yapiyor.

Bu tarikatlara sivil kurum diyen dünyada tek güruh da liberallerdir. Ülkemizin gerici liberallerinin otuz uzun yildir yazdiklarina bakiniz; issizligi, tazminatlari, sosyal haklari, gecim derdini, sendikal haklari dert edinen Tek bir yazi yazmadilar. Neoliberalizm ülkemizde parlak bir cag yasadi, otuz uzun yil ekranlara ve mansetlere kurulup etnik, mezhep, kozmik oda, asker vesayet deyip durdu ve biri FETÖyle ikincisi PKKyla iki büyük ic savas baslattilar.

Oysa siyasetin gercegi Anayasadir, hukuktur, secimdir, halktir, yurttasliktir, yasa önünde esitliktir