Bugüne kadar Alevligin yazili kaynaklarinin olmadigi ileri sürüldü. Alevlik, sözlü kültür üzerinden anlasilmaya calisildi.
Bu nedenle Alevlik calismalari, ne tam anlamiyla teolojik ve ne de tam anlamiyla halkbilimsel folklorik bir cerceveye oturtulabildi. Kafalar karisti. Sünnlik calismalari ise, teolojik acidan ve yazili kaynaklar üzerinden yapildi.Farkli metotlar ve kaynaklar üzerinden yapilan Alevlik ve Sünnlik calismalari, ayni düzlemde karsilastirildi. Bu büyük bir yanlisti. Sonucta yasanan kavram kargasasi daha da büyüdü. Faylar daha da derinlesti. Alevligin yazili kaynaklari, sanildiginin aksine yok degildir.
Tarihte de yok degildi. Dün varlardi, bugün az da olsa varlar. Süphesiz; yarin daha fazla olacaklar. Bu kaynaklar, gecmiste Alev toplumunun elinden zorla alindi. Yasaklandi. El konuldu. Yakildi. Üstelik bütün bunlar devlet eliyle ve sistematik olarak yapildi. Alevler tarafindan binbir güclükle saklanan ve elden ele ulastirilabilen az sayida eser günümüze kadar ulasabildi. Alevligin Yazili Kaynaklari kitabi; yok denilen Alevligin yazili kaynaklarini okura tanitmaktadir.
