Birbirine zayif dügümlerle bagli dokuz öyküden olusuyor bu kitap. Changzhounun sokaklarini dolduran kim varsa konusuyor kendi dilince. Mobilet üzerinde flört eden genc bir ciftten Budist tapinagi önünde el fali bakan yasli kadinlara, evden kacip özgürlügün anlamini arayan beyaz bir kediden Cinin son yetmis yillik tarihine tanik olmus bir piyanoya, zaman kavraminin kent tarafindan yaratilmis bir yanilsama oldugunu düsünen bir motokuryeden siddetin bulasiciliginin en yalitkan yüzeylere bile meydan okuyacagini kanitlayan liseli naiflere kadar herkes ve her sey dilleri döndügünce bedenlerinin ic ceperlerini gölgelendiren tortulari anlatiyor. Ask ve özgürlük sarmalinda yollarini bulmaya calisan Ying ve Yang da düse kalka ögreniyorlar oyunun kurallarini...
Kararsiz iki miknatis gibiydiler. Aralarindaki mesafe arttikca kutuplar farklilasiyor ve bedenleri birbirlerine yaklasmak icin karsi konulmaz bir kuvvetin etkisi altina giriyordu. Akintiya kapilip bedenlerini elbiselerinin üzerinden olsa dahi, birbirlerine teget gececek noktaya getirdiklerinde ise kutuplar aynilasiyor ve birbirlerinin sicakliklarini itmeye basliyorlardi. Ask, romanlardaki gibi degildi gercek hayatta. Baskalarinin aska düsüsünü okumak ile kendi bedeninle ve kalbinle aska düsmek cok farkli seylerdi. Birincisi eglendiriyor, ikincisi ise yakiyordu. Ikircikli hallerin, ne yapacagini bilememenin, ara sira gögsün sol kisminda duyulan carpintilarin bir sonu olmaliydi ama her ikisinin de resmin tamamini görebilecek deneyimden yoksun olmalari yasananlari sökülmesi imkansiz bir ip yumagina dönüstürüyordu.