Farab, Ibn Sna ve Ibn Rüsdün felsefi sistemlerinde faal akil devasa bir rol oynar. Ortacagin
Müslüman ve Yahudi düsünürlerinin cogu gibi üc filozof da faal aklin insan nefsini asan ve gayr-i
cismani hiyerarside muayyen bir yer isgal eden gayr-i cismani bir cevher oldugundan kusku duymadilar.
Her birinin anlayisina göre faal akil, insan aklini, düsünme kuvvesine sahip oldugu halden fiilen düsünür
oldugu hale ulastirir. Her bir filozof faal aklin bu vazifeyi nasil ifa ettigini kendince aciklamistir. Yine her
biri, en azindan bazi yazilarinda, ay-alti alemin tamaminin yahut bazi kisimlarinin varlik sebebini faal
akilda bulmustur. Her biri, insan aklinin faal akilla ittisal etmek suretiyle mesut bir hal almasinin
imkanini kabul etmis, insanin ölümsüzlügü konusunda faal akla merkez bir rol vermis ve nübüvvet
olgusuna faal akil etrafinda bir izah getirmistir. Her bir filozof, saf akildan ibaret olan varliklar
hiyerarsisinin faal akla ulasincaya degin acildigi kevn bir sema benimsemistir Bu sema icinde faal akil
ay-alti alemin tamaminin veya bir kisminin askin sebebi olarak islev görür; askin faal akil insan aklini
bilfiil kilar; faal aklin insan akliyla iliskisi fenomenleri dn imalarla izah eder