Insanin diger türlere göre belirgin bir avantaji var Birbirimizle konusabiliyoruz. Dil, dünya üzerindeki en gelismis iletisim bicimi. Peki, bu muhtesem araca nasil sahip olabildik Amazondaki saha arastirmalariyla öne cikan dilbilimci Daniel L. Everett, bu büyük sorunun yanitini ariyor. Hominidlerin ilk konusma girisimlerinden günümüzdeki mevcut yedi bini askin dile kadar uzanan kapsamli bir evrimsel hikaye anlatiyor. Fosil avcilari ve dilbilimciler bizi dilin kökenini anlamaya epeyce yaklastirsa da Daniel Everettin kesifleri, akademik cevrelerin cok ötesinde yanki uyandirmis ve cagdas dilbilim dünyasini altüst etmistir. Everett, bu calismasinda da dilbilim dünyasinin yerlesik ilkelerine meydan okuyor ve dilin Sapiense özgü olmadigini ileri sürüyor. Dili biyolojik yapimiz kadar kültürel ögelerle de iliskilendiriyor ve dili anlamak icin disiplinler arasi bir yaklasimin sart oldugunu savunuyor. Everettin kuramina göre ilk konusan canli, kültürel olarak icat edilen simgeler araciligiyla sözcükleri ortaya cikaran Homo Erectustu. Bir yandan ilk insanlarin beyni büyüyor, diger yandan jest ve tonlamalarin kullanildigi konusma ortaya cikiyordu. Bu sürec 60.000 nesil boyunca devam etti. Caglar boyunca bu sürecteki önemli degisimlerin ve gelismelerin izini süren Everett, girtlak ve diyaframdaki yüzden fazla solunum kasinin kontrolünden dilin kullaniminda ustalasmaya kadar konusmanin her bilesenini inceliyor. Konuya antropoloji, nörobilim ve arkeoloji gibi cesitli disiplinlerden yaklasarak türümüzün kültürel, fizyolojik ve nörolojik avantajlarini ele aliyor ve sosyal karmasikligin önemine dikkat cekiyor. Dilin kültürel bir icat oldugunu savunan Everett, gramer ve hikaye anlatimi gibi unsurlarin dil icin neden sanildigi kadar kritik olmadigini da acikliyor. Dil Nasil Ortaya Cikti, nihayetinde insanlarin salt iletisimden dile nasil gectigine dair bildiklerimizi, bilmek istediklerimizi ve muhtemelen asla bilemeyeceklerimizi acikliyor. Everett, yaklasik kirk yillik saha calismasina dayanarak, Platondan Chomskyye pek cok büyük düsünürün dil kuramlarina karsi cikiyor. Bizi insan yapan seyin ne olduguna dair yepyeni bir bakis acisi sunuyor.