Ancak sevgi dolu bireylerin hayat sürdügü ailelerde yasayanlar, bahara beste yapan kuslarin dinginlik veren sarkisini duyabilirler.
Birbirlerini yiyip bitiren yorgun bedenlerin ve ölgün ruhlarin yasadigi evlerse mezarliktan farksizdir. Hayatin geri kalanini güzelce yasamak, onlar icin neredeyse imkansizdir. Gecmiste yasadiklari, bir türlü peslerini birakmaz. Oysa hayat, kavgaya zaman ayiramayacak kadar kisadir.
Raylari sasirmadan izleyen ve lokomotifi dogru yöneten makinistlere ne kadar cok ihtiyac var Cünkü cagimizin makas degistirttigi trenler, arzu edilen istasyonlara gitmek yerine bir bilinmeze dogru gecip gidiyor.
Bu gelis gidislerin her birinin iz birakmis hikayeleri var. Hayatin akisi icinde kavusmalar, sevincler, mutluluklar, ayriliklar, hüzünler ve acilar gizlidir her zaman.
Gelmek ve gitmek... Yasantinin özeti. Birine göre giden, digerince gelendir. Ama keske su kisacik hayatin gercek anlamini bilerek yasayabilse insan O zaman her sey cok daha farkli olur. Bu dünyada önemli olan; insan olabilmek, insan kalabilmek ve insan olarak ölebilmektir.
Gerisi bos.