Hiristiyanlik ve Islamiyet, her iki din de bugüne dek evrensel olma iddiasini tasimis, güclü bir iradeye yaslanan mesajlari insanliga yönelik bir cagriyi dile getirmistir. Bu dinin mensuplari dünyanin büyük bir kismina inanclarini yaymis; sürec icinde kendi kutsallarini, simgelerini ve kahramanlarini üretmislerdir. Ancak tüm mesele her iki tarafin karsi karsiya geldigi ve birbirlerini sapkinlik ve küfür ile itham ettigi noktadan itibaren baslar. Kim icin ve ne icin sorulari ile gercek bir yüzlesmeye girildiginde, dinlerin saf ve kutsal özleri derin bir yara almis, tarihin gerceklikleri daha baskin bir hale gelmistir. Böylelikle baris ve esenlik vaatleri hizla unutulmus, neticede acimasiz bir tablo ortaya cikmistir. Bu karanlik resimde din adina verilen savaslarin biri bitmeden digeri baslamistir. Sevgi acimasizligi gizlemis, alcakgönüllülük büyük bir kibri dogurmus ve nihayetinde kutsallik adina dünya mali icin amansiz bir mücadeleye girisilmistir. Katliamlar, tecavüzler, harap olan sehirler, sürgünler ve göcler birbirlerini kovalamis; bu dünya ile öteki dünya ayni yönde ilerlememislerdir. Jean-Paul Roux, dinlerin dogusundan itibaren kronolojik bir sirayi takip eder. Farkli basliklar altinda incelenebilecek Endülüs, Bizans, Hacli Seferleri, Avrupa ve Türk tarihini, Hiristiyanlik ve Islam tarihindeki belli basli olaylari bu sefer dinlerin savas ve mücadelesi basligi altinda okur. Roux tarihin agirlikli olarak dinlerin catismasindan olustugu tezini güclendirir.